Zonguldak Düğün Fotoğrafçısı, Bir Düğün Hikayesi

Bir Masal Gibi: Şule ve Semih’in Unutulmaz Düğünü

Sabahın ilk ışıklarıyla başladık güne. Hafif bir esinti, tatlı bir serinlik vardı havada. Zaman yavaş akıyor gibiydi ama bir yandan da coşkulu bir telaş vardı etrafta. Gelinliğin uçuşan tülleri, damadın heyecanlı bakışları, dostların neşeli kahkahaları… Devrek’in yemyeşil doğası, bu güzel aşk hikâyesine sahne olmaya hazırlanıyordu.

Hazırlıklar tamamlandı, ilk fotoğraflar çekildi. Sonra başladık o büyülü yolculuğa. Şule’nin gülüşü her karede ışıldıyordu, Semih’in bakışları ise her an ona hayranlıkla dokunuyordu. Birlikte yürüdük, Devrek’in serin sokaklarında, doğayla iç içe yollarında, zamanın içinden çekip aldığımız karelerle anılar biriktirdik.

Ve akşam oldu…

Müzik yükseldi, ışıklar yandı. Gülüşler, alkışlar, dans eden kalabalık… Eğlence yavaş yavaş kıvama geliyordu. Şule’nin ayakkabıları bir kenara fırlattığı anı ölümsüzleştirdim, Semih’in arkadaşlarıyla omuz omuza halay çektiği dakikaları da… Sonra oyun havalarına geçti sıra. Davul tokmağı iner kalkar, ritim hızlanır, kalabalık coşar… Ayakkabılar çıkmış, ceketler bir kenara atılmış, terleyen yüzlerde sadece mutluluk kalmıştı.

Derken düğün bitti, ama eğlence asıl şimdi başlıyordu. Yakın dostlarla, en güzel masaya kurulduk. Rakılar masaya kondu, kadehler dostluk için, aşk için, hayat için kaldırıldı. Klarnet sesi yükseldi, ince ince içimize işleyen bir fasıl başladı. O anın büyüsü, şehir ışıklarının hafif ışıltısına karıştı. Şarkılar söylendi, kahkahalar atıldı, geceyi sabaha bağlayan sohbetler edildi.

İşte böyleydi Şule ve Semih’in düğünü… Bir masaldı sanki. Ve ben, onların hikâyesini fotoğraflarımla anlatan bir anlatıcı oldum.

Düğünün 30 saniyelik kısa bi özetini bırakıyorum. İyi seyirler!